Taraflar için konulmuş olan süreler ya kanun tarafından tespit edilir ya da hâkim tarafından tayin edilir. Kanun tarafından belirtilen süreler kesindir. Aynı şekilde hâkim de tayin etmiş olduğu bir sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Eğer böyle bir karar vermemişse hâkim, bu durumda o süre içinde işlemi yapamamış olan taraf hâkimden yeni bir süre vermesini talep edebilir.
Hâkimin bu şekilde vermiş olduğu ikinci süre artık kesindir. Bir usulü işlem bu şekilde kanunun ya da hâkimin tayin etmiş olduğu kesin süre içerisinde yapılmazsa HMK 94/3’e göre bu süreyi geçiren taraf artık o işlemi yapma hakkını kaybeder. Eski hale getirme kurumu, kesin süreyi geçirmiş olan kimseye o usulü işlemi sonradan yapma hakkı veren bir yoldur. Her kesin süre kaçırıldığında ilgili taraf bu yola başvuramayacaktır.
Kanun koyucu bunu birtakım şartlara tabi tutmuştur. Bu şartlara bakacak olursak; Süre elde olmayan bir nedenle kaçırılmış olmalıdır: bu şart HMK 95/1’de düzenlenmiştir.“Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hâkimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski halegetirme talebinde bulunabilir.”Elde olmayan sebepten kasıt; tarafın iradesi dışında ortaya çıkan, haklı, geçerli ve objektif bir engel veya durum olmalıdır. İradesi dışında bir sebeple kaçırmış olmalıdır. 95.maddenin gerekçesinde de kaçırılan süre kişinin kusuruna dayanmamalıdır demektedir. İradesi dışında sebebe örnek olarak, ağır hastalım verilebilir. Verilen süre içerisinde işlemi yapamaz ve kendisine bir vekil de tayin edemeyecek kadar ağır hastaysa iyileştikten sonra eski hale getirme talebinde bulunabilir. Tarafın ağır hastalığının hastane raporuyla ispatı gerekmektedir. Ne var ki raporda yer alan bu hastalığın eski hale getirmeye sebep teşkil edip etmeyeceğine o hususu inceleyecek olan mahkeme karar verecektir. Takdir yetkisi hâkime aittir.
Deprem, yer kayması, yangın, su baskısını gibi afetlerde yine eski hale getirme sebeplerindendir. Bir başka örnek; tarafa bir belge tebliğ olunacak ancak o kişi o adreste yok. O kişinin yakınları o adreste var ve tebligat bu kişilere yapılıyor. Ama muhatap seyahatte olduğu için bu tebligattan bir şekilde haberdar edilememiş. Bu durumda tebligat geçerlidir ancak süresi içerisinde yapılması gereken işlemden muhatabın haberi olmamış. Muhatap döndükten sonra eski hale getirme talebinde bulunarak yapılması gereken işlemi yapabilir. Eski usul kanununda 167.maddede; açıkça vekil ile takip edilen davalarda vekilin elde olmayan bir sebeple süreyi geçirmiş olması halinde eski hale getirme talep edilebilir. Yeni düzenlemede vekil ibaresine açıkça yer verilmemiştir ancak değişen bir şey yoktur. Her ne kadar belirtilmemiş ise de aynı esasın kabul edilmesi gerekir.
Yargıtay’ın bir kararı var buna ilişkin olarak. Mahkemede hazır bulunmak üzere Ankara’ya trenle gidiyor ancak tren rötar yapıyor. Bunu da Yargıtay eski hale getirme sebebi olarak kabul etmiştir. Yargıtay kararlarında, vekilin bir engeli durumunda bunun müvekkile haber vermesine engel olacak durumda olması gerekmektedir. Dava ehliyeti bulunmayanlar adına davayı kanuni temsilcisi yürütür. Kanuni temsilci elinde olmayan bir nedenle kesin süreyi geçirmişse aynı şekilde taraf gibi eski hale getirmeyi talep edebilecektir.
• Başka bir hukuki yola başvurma imkânı kalmamış olmalıdır. 95.maddenin 2.fıkrasında düzenlenmiştir. “Süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hale getirme dışında, başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa, eski hale getirme talebinde bulunulamaz.”Süresi içerisinde yapılamayan bu işlemin sonradan yapılabilmesi için başka bir hukuki yol varsa bu durumda eski hale getirme yoluna başvurulamayacaktır. Eski kanunda hukuki yol yerine kanuni yol denilmiştir. Dolayısıyla bu da kanun yolunu çağrıştırmış olabilir. Bu kanuni yollar ifadesi ile kastedilen, kanun yolları değildir. Yeni kanunda bu düzenlenip hukukin yollar denilmiştir. Usulsüz tebligat durumunda, eski hale getirme talebinde bulunmaya gerek yoktur. Çünkü usulsüz tebligatta süreler muhatabın usulsüz tebligatı öğrendiğini bildirdiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
• Süre şartı (HMK 96): Kanun koyucu farklı iki süre öngörmüştür. 1.fıkrada talebin yapılması gereken süreyi göstermiştir. 2.fıkrada ise nihai bir süre öngörmüştür. “Eski hale getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir. (md.96/1)” *Bu iki haftalık süre içerisinde eski hale getirme talebinde bulunulmamışsa bunun sonucu nedir? Bu maddede açıkça belirtilmemiş ancak eski kanunda eğer süresi içerisinde talepte bulunulmazsa artık eski hale getirme talebinin dinlenmeyeceği açıkça düzenlenmiştir. Yeni kanunda da bunu bu şekilde kabul etmemiz gerekir. “İlk derece ve istinaf yargılamalarında, en geç nihai kararverilinceye kadar eski hale getirme talebinde bulunmak mümkündür. Ancak, nihai karar bir tarafın yokluğunda verilmişse, tahkikat aşamasında kaçırılan süreler için kararın verilmesinden sonra da eski hale getirme talebinde bulunulabilir. (96/2)” İlk derece ve istinaf yargılanmasında en geç nihai karar verilinceye kadar eski hale getirme talebinde bulunmak mümkündür. Nihai karar eğer bir tarafın yokluğunda verilmişse o ilgili taraf tahkikatta kaçırılan süreler için nihai karar verildikten sonra da eski hale getirme talebinde bulunabilecektir. Nihai karar verildikten sonra eski hale getirme talebinde bulunulduysa tarafın eski hale getirme talebinin reddi ihtimaline karşı aynı zamanda bu nihai karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurması da gerekecektir. Eski hale getirme talebi hükmün icrasını durdurmayacaktır. Eski kanunda eski hale getirme talebinde bulunabilmek için bir 4.şart daha öngörülmüştü. Bir davada aynı taraf birden fazla eski hale getirme talebinde bulunamazdı. Bu hüküm yeni kanuna haklı olarak alınmadı. Bir dava boyunca taraf, iradesi dışında süreyi birden fazla kez kaçırabilir. Eski hale getirme yoluna başvuru sadece HMK’da süreler için geçerli değil. Medeni yargılamaya ilişkin diğer kanunlarda öngörülen süreler hakkında da uygulanır. Ancak şunu da belirtelim ki maddi hukukta belirtilen sürelerin kaçırılması durumunda eski hale getirme talebinden yararlanmak mümkün değildir.
Talebin Usulü: Talep ve inceleme merci HMK 98’de belirtilmiştir. Eski hale getirme talebi süresinde yapılamayan işlem hakkında hangi mahkemede inceleme yapılacak idiyse o mahkemeye yapılır. Eğer nihai karar verilmeden önce eski hale getirme talebinde bulunuluyorsa bu eski hale getirme talebi o davaya bakan mahkemeye yapılacaktır. Bir tarafın yokluğunda verilen hükümlere karşı yapılan eski hale getirme talebi ise tarafın yokluğundan karar vermiş olan, dolayısıyla o davaya bakmış olan mahkemeye yapılır. Buna karşılık istinaf ve temyiz yolarında başvuru süresinin kaçırılması halinde eski hale getirme talebi için yetkili merci 98;/2’de düzenlenmiştir. Buna göre; istinaf süresinin kaçırılması halinde eski hale getirme Bölge Asliye Mahkemesinden talep edilir. Temyiz süresi kaçırıldıysa eski hale getirme Yargıtay’dan talep edilecektir.
Talebin Şekli ve Kapsamı: Eski hale getirme talebi dilekçe ile yapılır. Dilekçede talebin dayandığı sebepler ile bunların delil ve emarelerinin gösterilmesi gerekir. Süresi içerisinde yapılamamış olan işleminde eski hale getirme talebinde bulunmak için öngörülmüş olan iki haftalık süre içerisinde yapılması zorunludur. (HMK97) Bu da yeni bir düzenlemedir. Ancak doktrin eskiden böyle bir düzenleme olmamasına rağmen bunu kabul ediyordu. Mahkeme bu konudaki vakaları ve delilleri inceleyecektir. Doktrinde bir görüş diyor ki; bu konuda tam ispat aranmaz. Hakikate yakın gösterme ispat şekli yeterlidir. Hâkimin tam kanaate ulaşmasına gerek olmadan karar verilebilir. HMK100//1’de de bu incelemelerin nasıl yapılacağı hükme bağlanmıştır. “ilk derece mahkemeleri veya bölge adliye mahkemelerinde eski hale getirme talebi, ön sorunlar hakkındaki usule; Yargıtay’da ileri sürülecek eski hale getirme talebi ise temyiz usulüne göre yapılır ve incelenir.”
Talebin Etkisi: HMK 99’da düzenlenmiştir. Eski hale getirme talebi yargılamanın ertelenmesini gerektirmez ve hükmün icrasına da engel olmaz. Ancak HMK 99’da bazı istisnalar sayılmıştır. Mahkeme talebi haklı görürse teminat gösterilmesi şartıyla yargılamanın ertelenmesine veya hükmün icrasına geri bırakılmasına karar verebilir. Yeni kanunda yine yeni bir düzenleme, hâkim gerekli görürse teminat aramaksızın dahi yargılamanın ertelenmesine karar verebilir. Mahkeme eski hale getirme talebini kabul ederse kararında hangi işlemlerin geçersiz olduğunu da belirtmek zorundadır. Ancak ıslah ile geçersiz kılınamayan işlemler eski hale getirme kararıyla da hükümden düşürülemez. (HMK 100/2’de bu husus açıkça belirtilmiştir.)
Giderler: Eski hale getirme talebinin ve hükümsüz sayılan işlemlerin giderleri eski hale getirme talebinde bulunan tarafa yükletilir. HMK 101.maddede düzenlenmiştir. Yeni kanun bir istisna koymuş. Ancak karşı taraf bu eski hale getirme talebine karşı asılsız itirazlarda bulunmak suretiyle giderlerin artmasına yol açtıysa hâkim giderlerinin tümünün ya da bir kısmının karşı tarafa yükletilmesine de karar verebilir.
Avukat Fatmanur Toprak Saygıner | Maraş Avukat | Eski Hale Getirme (Medeni Usül Hukuku)