Davaların Birleştirilmesi

Davaların Birleştirilmesi: Davalar arasında bir ilişki olduğunda davaların birleştirilmesi mümkündür. 

“Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerinde veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. (166/1)”
“Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirilme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. (166/2)

Örneğin; Hakim davayı inceliyor. Taraflardan biri hakimin reddi talebinde bulunuyor. Esas incelemeye devam etmemiz mümkün değil. Bir ihtilafçık çıktı. Karar verilmeden esasa geçemeyiz. Dolayısıyla bu bir hadisedir.
İlk itirazlar da birer hadisedir. İlk itirazları dava dilekçesine cevapta davalı ileri sürer dedik. İlk itirazlar çözülmeden davaya devam edilmesi mümkün değil. Bazen 3.kişiler davaya müdahale edebilir. Böyle bir taleple karşılaştığınızda bu da bir hadisedir. Önce bunu çözeceksiniz. Eski hale getirme talebi de bir hadisedir.
Hadiselerin İncelenmesi; hadiseler yargılamanın herhangi bir aşamasında karşımıza çıkabilir. Öyle bir ihtilafçık ki, o sorunu çözmeden asıl olayımızı incelemeye geçemeyiz. Hadiseler, dilekçeyle veya duruşmada sözlü söylerseniz tutanağa yazılır.

Hadise talebiyle karşı karşıya kalan hakim, bunu inceler ve karşı tarafa tebliğ eder. Ancak karşı tarafa tebliğ etmesi için hadise talebini incelemeye değer bulması gerekir. İncelemeye değer bir talep söz konusu değilse karşı tarafa tebliğ etmeyecektir. Örneğin; sürenin geçtiğini gördüğünde incelemeye değer bulmayacak ve doğrudan talebi reddedecek.

İncelemeye değer bulduğu takdirde karşı tarafa tebliğ eder ve karşı taraftan cevap bekler. Sonra da hakim hadise üzerinde inceleme yapıp karara bağlar. Bazı konularda kendisi karar verebilir. Bazı hallerde ise (ret talebi) kendisi karar veremez. Ret talebini, aynı yetkiye sahip hakim inceleyecektir.
Bazı hadiseler sonucunda verdiği karar neticesinde davadan elini çekmek zorunda kalabilir. Bu durumda nihai bir karar vermiş oluyor. Bu tamamen hangi konunun hadise olduğuna bağlıdır.
Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri Arasındaki İşbölümü
Kadıköy’deki birkaç tane sulh hukuk mahkemesi var. Sizin davanıza hangi mahkemenin bakacağı ‘UYAP’ sistemiyle belirlenir. Bu mahkemelerin arasındaki ilişki nedir? Sulh hukuk ile asliye hukuk arasındaki ilişki görev ilişkisi. Ama bir bölgede birden fazla sulh hukuk mahkemesi varsa, bunlar arasındaki ilişki ise işbölümüdür.

*Asliye hukuk ile asliye ticaret arasındaki ilişki nedir?
Bunların arasındaki ilişki de bir işbölümü ilişkisidir. Alangoya; bunların arasındaki ilişkinin bir görev olması gerektiğini savunuyor. Ancak kanuna baktığımızda 116.maddenin son bendi işbölümü itirazı ve bunun kapsamını belirtmektedir. Gerekçeyi de okuduğunuz da asliye hukuk ile asliye ticaret mahkemesinin alanına girdiğini gördüğünüzde artık bunlar arasındaki ilişkinin işbölümü ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz.
Ticaret mahkemesi her ilde yok. Olmayan yerlerde ticaret mahkemesinin davalarına asliye hukuk ticaret mahkemesi sıfatıyla bakıyor.
Hangi davaların ticari davalar olduğunu TTK 4.maddede (eski kanun- 6762s.k.) yer alıyor. Bunları iki gruba ayırabiliriz. Mutlak ticari davalar ve nısbi ticari davalar.

– Mutlaka ticari davalar: -> Ticaret kanununa göre
-> Kooperatifler kanununa göre
-> Diğer kanunlara göre
– Nısbi ticari davalar: -> Ticari işletmeyle ilgili bazı davalar
-> Her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan davalar

İşbölümü itirazıyla ilgili olarak; asliye hukuk ile asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişkinin işbölümü olduğunu söyledik. İşbölümü itirazı da ticaret mahkemesinde açılması gereken bir davanın asliye hukukta açılması üzerine başvurulan bir kurumdur.
Bu bir ilk itirazdır. (HMK 116) Dolayısıyla davalı dava dilekçesinde cevabını yazarken ileri sürecek. Hak düşürücü süredir.

*İş bölümü itirazı bir ilk itirazdır. Ancak tarafların iradelerine bağlı olmayan hususlarda mahkeme bunu resen gözetir. İflas davaları mutlaka asliye ticaret mahkemesinde açılması gerekir. Bu bir dava şartıdır. Dava şartı olduğu için resen gözetilir. Taraflarda her zaman ileri sürebilirler.
İşbölümü itirazını yaptığımızı düşünelim. Hakim bunu inceleyecek. İşbölümü itirazının dava dilekçesine cevap süresinde yazılmadığını tespit eden hakim ne yapacaktır.
Reddedecek ve davaya bakmaya devam edecektir.

Süresinde yapıldığını kabul edersek, hakim bu sefer itirazın yerine olup olmadığını inceleyecek. Haklı olmadığını düşünüyorsa reddedecek. Bu ret kararı bir ara karardır. Çünkü hakim yargılamaya devam edecek. Arar karara karşı esasa ilişkin kararla birlikte kanunyoluna başvurabilir.
İşbölümü itirazını kabul ettiğini düşünürsek, hakim nihai bir karar vermiş oluyor. Dosyadan elini çekiyor. Artık o davaya devam etmeyecek. İşbölümü itirazını kabul ettiği takdirde bir gönderme kararı yazacak. Bu gönderme kararında, dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilir. Bu kararı yazdıktan sonra dosyadan elini çeker. Gönderme kararı üzerine, aynı görevsizlik kararı üzerine yapılacak olan işlemler yapılacak. (HMK 20)

YETKİ: Yetki, coğrafi yer bakımından hangi mahkemenin o davaya bakacağı ilişkindir. Mahkeme tespit ediliyor görev konusuyla, hangi yerdeki mahkeme olduğu da konusuna tespit ediliyor.
Dış yetki uluslar arası yetkidir. Uluslar arası yetki, Türk vatandaşıyla yabancı birey evlenmişi. Bunların boşanma hususu uluslar arası yetkiye bağlıdır. İç yetki, ulusal yetkidir. Bizim konumuzu iç yetki oluşturuyor.

Yetki kurallarını; genel yetki kuralları, özel yetki kuralları, kesin kuralları diye üçe ayırıyoruz. Kesin yetkinin diğerlerinden farklı özellikleri var. Kesin yetkiyi ayrı bir grup olarak kabul edenler var, bir de özel yetki kurallarının içinde nitelendirenler var.
Kesin yetki bir dava şartıdır. Genel yetki ve özel yetki ise ilk itirazdır.

Genel yetki kuralı ile özel yetki kuralının aynı anda bulunması mümkündür. Böyle olunca birden fazla yetkili mahkeme olur. Burada davacının seçme hakkı vardır. Genel yetki ile özel yetki birbirini bertaraf etmez. Seçimlik hak söz konusudur.

Oysa kesin yetki kuralı; uyulması zorunlu kurallardır. Kesin yetkili bir mahkeme varsa, genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkilerini bertaraf eder. Davacının seçimlik hakkı yoktur. Davayı mecburen kesin yetkili mahkemede açacaktır.
Dava şartı olduğu için, dava yetkili mahkemede açılmadığından bu husus yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebilir veya hakim resen dikkate alacaktır. Oysa genel yetkili veya özel yetkili mahkemelerin olması halinde ikisinden birini seçmek davacını hakkıdır. Davalı ilk itiraz olarak ileri sürecektir. İleri süremediği takdirde hakim resen dikkatte almayacaktır.
Davacı davayı yanlış bir mahkemede açtıysa davalı ilk itirazda bulanabilir. İlk itirazda bulunmadığı takdirde hakim resen dikkate almaz. Bu durumda yetkisiz bir mahkeme yetkili hale gelecektir.

Fatmanur Toprak Saygıner| Kahramanmaraş Avukat

06.03.2018
Whatsapp
Fatmanur TOPRAK SAYGINER
Fatmanur TOPRAK SAYGINER
Merhaba
Size nasıl yardımcı olabiliriz?